2 Kasım 2012 Cuma

EDİTÖR'S



Dergimizin bu sayısın da yine birbirinden güzel konularla hayatınıza eşlik etmeye çalıştık. Biz hazırlayıp sizlere sunuyoruz; size de hayatınıza katıp katıştırmak kalıyor. Elimizden geldiğince hayatınıza bir dokunuş misali özenle seçtiğimiz konularımız umarız hayatlarınızda olumlu bir etki bırakıyordur. Sonbaharın en güzel aylarından biri olan Kasım ayı sayımızda herkese iyi okumalar dileriz.

                                                                                                                      Elif DURUK

ŞİZOFRENİ BÖLÜM II


Psikoz Ne Demektir?
Psikoz kişide gerçeği değerlendirme yetisinin belirli bir süre bozulduğu durumların genel adıdır. Bu durum karşısında; algı bozuklukları, dış dünyada olup bitenleri yanlış değerlendirme, rüyalarıyla gerçekliği ayırt edememe güçlüğü söz konusu olabilir. Şizofreni, psikotik bozukluklarının başlıcasıdır. Ancak madde kullanımı ya da tıbbi nedenlerden de psikotik belirtiler görülebilir.


Şizofreninin Belirtileri Nelerdir?

Şizofreninin alevlenme ve yatışma dönemlerinde farklı belirti ve bulgular ön plana çıkar. Alevlenme döneminde özellikle düşünce ve algılama bozuklukları ön plana çıkar. Örneğin; kişi çevresindeki insanların ona karşı düşman olduğunu arkasından iş çevrildiğini ve herkesin kendisi hakkında konuştuğuna inanabilir. Bu düşünce bozukluğu değiştirilemez derecede güçlüyse hezeyan olarak tanımlanır. Kişinin çevresine karşı olan durumu da bu hatalı düşüncelerden etkilenir.  Öfke duymak, insanlardan kaçınmak ya da kavgacı olmak gibi. Ya da kişi orta da bir ses veya görüntü olmamasına karşın bunların varmış gibi olduğunu algılayabiliyor(halüsinasyonlar).Sadece kendinin duyduğu seslere yüksek sesle cevap verirse bu durum karşıdan sanki kendi kendine konuştuğu algılanabilir. Şizofreninin alevlenme belirtileri yatıştıktan sonra kişide günlük işleri yapmada isteksizlik, bize basit gelen sorunlar karşısında üstesinden gelmekte güçlük çekme. Genel olarak hayatla başa çıkmakta zorlanma Kişi ev içindeki sorumluluklarını yerine getiremeyebiliyor. Bu durum ev halkı tarafından tembellik olarak algılansa da bunlar şizofreninin temel belirtileridir.

Sonuç olarak şizofreninin düşünmek, anlamak, sorun çözmek gibi birçok zihinsel işlevi bozabildiğini ve kişinin iş yaşantısını öğrenci ise okul başarısını ve bunların yanı sıra sosyal çevresini olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.

Bu Belirtiler Her Hastada Görülür Mü?

Her hastada tüm belirtiler görülmez. Hezeyanlar çoğu hastada görülürken, halüsinasyonlar da hastaların %70-80 kadarında görülebilir. Bazı hastalarda dağınık davranışlar ön plana çıkarken bazılarında ise; kendini çevreden soyutlama konuşmanın azalması dikkat bozuklukları daha ağırlıktadır.

Feza OKTAY

Kaynak: JANSSEN-CILAG a division of johnson & johnson
 

REFLEKSOLOJİ

Ayaklar sadece sinirler yolu ile değil refleks yollarla ve vegetatif fonksiyonu olan bağlantılarla tüm vücutla etkileşim içindedirler. İlk uygulama alanları Ayurveda, tibet tıbbı ve akupunkturda görülmektedir. Bu masaj tekniğini İsa’nın doğumundan 100 sene önce maya kültürünü komplex bir diagnoz ve tedavi sistemi olarak kullanılmış ve refleksoloji tedavisine baz oluşturmuş. 1983 yılında H.H.F. çtzgerald (KBB Doktoru) ve Eunice D.Ingham Stoptel (masör) resimleri deşifre etmişleridir. Head‘ın zonları yayınlamasından sonra Fitzgerald bu fikirleri genel hale getirmiştir. Fitzgerald vücudun herhangi bir bölgesine verilen uyarıyı aynı etki dahilinde gövdenin diğer bölümlerinde de kendini göstermekte olduğunu tespit etmiştir. Bu bölgeleri deri üzerine yansıtmıştır. Vücudu 10 boylama bölmüştür. Omurga merkezi temsil eder. Her bir taraf 5 boylamda temsil edilmiştir. Bu zonlar(noktalar) üzerine basınç, sıcaklık uygulanırsa tüm bu zon üzerinde bulunan organlar stimüle edilir. Fitzgerald böylece sadece sinir reflekslerinin yanında, lenf ve dolaşım sisteminde organlar arası elektromanyetik bağlantılar olduğunu ileri sürmüştür. Bu batı tıbbında kanıtlanması oldukça zor olduğu gibi kabul görmemektedir. Fakat bu zonların mevcut olduğu uygulamalarda görülmüştür.

                         
Refleksoloji, günümüzde destekleyici ya da tamamlayıcı tedavi dediğimiz tedavilerin başında yer alır.

Refleksoloji sinir noktalarını belirli tekniklerle uyarmanın ortaya elektrokimyasal mesajları çıkardığını bununda nöronların yardımı ile ilgili organı uyardığını savunur. Bu sinir noktaları El kulak Baş ve ayaklarda uygulanır, sebebi ise en çok sinir uçları ve baglantıları burada bulunmaktadır. bunun yanı sıra vucudun her yerine refleksoloji uygulanır. sadece ele yada ayağa uygulanan refleksoloji kesinlikle çözüm değildir.
Reflekoloji, Amerika’daki engelliler üzerinde özellikle otistik ve spastik engelli çocuklar ile felçli hastalar olmak üzere birçok engel grubunda ciddi gelişmelerin ortaya çıkması sebep olmuştur.
Ayak, el, kulak ve baş refleksolojisi belli noktaların manuel uyarılarak vücuttaki sinirlerin ve kan dolaşımının uyarılması sonucu etken kas sistemini harekete geçirmesidir. En yaygın uygulanan ise ayak refleksolojisidir. Stres belkide günümüz insanlarının karşılaştığı en temel sorundur. Bu sorunun sinir sistemimiz üzerindeki etkisi son yıllarda yapılan araştırmalarla kanıtlanmış olup günlük hayatta yaşadığımız birçok sorun buna dayalıdır. Stres kan dolaşımını yavaşlatır refleksoloji ise kan dolaşımını hızlandırarak vücudun besin almasını ve toksin atımını hızlandırır. Refleksoloji yaptıranların bağışıklık sistemlerinin daha iyi çalıştığı özellikle kışın yaşanılan soğuk algınlığı ve grip tarzı hastalıklara daha dirençli oldukları araştırmalarla ve yaptığımız çalışmalarla sabittir. Düzenli refleksoloji yaptıran hastalarımızın bu tip deneyimlerini bize aktarmaları bizim için sürpriz değildir. Aslında bu arada bir başka yorumuda refleksolojiyi tanımlarken anlatmakta fayda var. Enerjinin bloke olduğunu temelde de hastalıkların bu sebeple çıktığını söyleyen yorumlarda tıpkı tıkalı bir kanalın açılıp normal seyrine kavuşan bir kanal gibi anlatan bir yorum.
Refleksoloji uygulamasından sağlıklı olduğunu düşünen insanlarda vücutlarının daha iyi çalışması için yararlanıyorlardır.

Refleksoloji Ayak Haritası

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

  • Refleksolojinin dikkat eksikliğine iyi geldiğini algılama, hafıza ve öğrenmeyi kolaylaştırdığını biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Yurtdışında engel gruplarının rehabilitasyonunda refleksolojien destek alarak faydalanıldığını biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Ağrı kesici etkisi olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Kan ve lenf dolaşımını düzenlediğini biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Hücrelerin iyi şekilde beslenmesini sağladığını biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Bağışıklık sistemini güçlendirdiğini biliyor musunuz
  • Refleksolojinin Stresi azaltmada başarılı etkiye sahip olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Vücut organlarının iyi çalışmasını sağladığını biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Ameliyat sonrası vücudun toparlamasına yardımcı olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Kaslar ve tendonlardaki spazmı azaltacağını biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Hastalık sonrası vücutta toplanan ödemin atılmasına yardımcı olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Hareketsiz yaşam tarzı olan kişilerde olumlu etkiye sahip olduğunu biliyor musunuz?
  • Refleksolojinin Yağ ve ter bezlerini aktifleştirerek cildin nemlenmesini sağladığını biliyor musunuz?
                                                                                             ..Kevser APARI..

SİNETERAPİ


A BEAUTIFUL MIND (AKIL OYUNLARI):

Yönetmenliğini Ron Howard’ın yaptığı 2001 yılı ABD yapımı film, aynı adlı kitaptan uyarlanmıştır. Başrollerde Russell Crowe, Ed Harris, Jennifer Connally, Paul Bettany rol almaktadır. John Nash adında bir şizofreni hastasının hayat hikâyesidir. Oyun kuramları üzerine başarılar yakalayan bir matematikçidir.12 ödül alan filmin konusu ise şöyle; John Nash (Russell Crowe) okul yıllarında hayaller görmeye başlar. Üniversiteden mezun olan Nash, üniversitede ders verir. Güzel bir evlilik yapan Nash Bir matematik konferansında aniden bir psikiyatrisin karşısına çıkması sonucu paranoid şizofren olduğunu öğrenir. Fakat durumu kabul etmek istemez. Ta ki gördüğü çocuğun hiç büyümediğini fark edinceye kadar. Hastaneye yatıp tedavi görse de bir sonuç alamayan Nash eşi ve arkadaşlarının desteğiyle hayata yeniden başlar. Akıl hastalığını yine aklıyla dizginleyerek çalışmalara devam eder. Hasta olmadan önce yaptığı başarılarından dolayı kendisine Nobel Ekonomi Ödülü layık görülür.

Elif DURUK ve Feza OKTAY

TABİATTAN GELEN MUCİZE

Unutmayın bunlar ufak bilgiler, sağlık sorunlarınız için mutlaka doktorunuza başvurunuz.


ANANAS

Latince Adı: Ananas comosus

Familyası: Bromeliaceae

Tanımı: Uzun zamandır doğada bulunan bir bitki olan ananasın boyu 60 ile 120 cm arasındadır. Kabuğu sert yumurta şeklini andıran ananasın tepesinde yeşil dikenimsi yaprakları bulunmaktadır. İçi ise sarı renktedir. Yetiştiği Yer: Güney Amerika’ya özgü bir meyve olsa da günümüzde Kuzey Amerika, Küba, Güney Afrika, Avustralya ve Filipinlerde de yetişmektedir.

Kullanımı: Kabızlıktan sarılığa dek pek çok hastalıkta kullanılmıştır. Ananas zengin bir C vitamini kaynağıdır. Bazı kaynaklara göre Avrupalı denizciler ananas yiyerek iskorbüt hastalığını (C vitamini eksikliğinden kaynaklanan metabolizma hastalığı) önlemişlerdir. Ananasta bulunan bir enzim günümüzde et yumuşatıcısı olarak da kullanılmaktadır.

Feza OKTAY

GİDİŞAT


İnsanların bir çoğunda şunu gördüm ben iyi arkadaş seçemiyorum; hepsi beni sattı gitti. Kimseye güvenmiyorum gibi gibi daha milyonlarca cümleler ve bir çoğuda hatanın karşı tarafta olduğunu üstüne basa basa söylüyorlar. Peki ama bunlar neden oluyor hiç düşündünüz mü? Arkadaş seçerken nelere dikkat ediyorsunuz diyemeyeceğim; nelere dikkat etmiyorsunuz hiç fark ettiniz mi? Farz edin yeni bir aile kuruyorsunuz; nasıl dikkat edersiniz, nasıl alttan alırsınız, nasıl yeniden şekillenirsiniz dimi adına deneyim, yeniden büyümek yada beraber büyümek dersiniz. İşte aynı özeni arkadaş seçme konusunda da gösterirseniz bence sorunun büyüğü ortadan kalkar ve şikayet yerini şüküre bırakır. Elbette ki yine kötü günler olacak yine her şey dört dörtlük olmayacak tıpkı şimdi ki ailem dediğiniz insanlarla yaşadığınız her şeyi onlarla da yaşayacaksınız fakat tek bir farkla onlar sizin kaderinizde belirlenmişken burada çabanızla kaderinizi siz belirliyorsunuz. Gidişat zaten olurunda devam ediyor. Benim tavsiyem bakarken görmeyi unutmayalım.

Huzurlu aileler kurmanız dileğiyle.

                                                                                                                   Elif DURUK

''BEN NESLİ''

Bir araştırmacı,psikolog,öğretim görevlisi olan Dr.Jean M. Twenge,sosyal psikoloji konusunda geniş alanda araştırmalar yapan bir yazardır.Twenge,''Ben Nesli'' kitabında; ABD ve dünya toplumlarının 35 yaş altı ben neslini analiz etmekte ve insanlığın kendi neslini gün geçtikçe yok etme şeklinin  trajedisini şu şekilde seslendiriyor:
''Mc Donald's ve Coca-Cola örneklerinde olduğu gibi Amerikan bireyciliği, dünyanın her köşesine yayılıyor. Son moda akımlar gelişen ülkeleri sarmaya devam ederse, ben nesli yansımaları, çok yakında bütün dünyaya ulaşacak. Dünya'daki birçok ülkede çocuklar, Amerikan kültürüne maruz kaldıkları sürece, ailenin her şeyden önce geldiği fikrine isyan etmeye başlayacaklar. Pop kültür sürekli bireyselliğe değiniyor. Araştırmaya başladığımda birçok farklı yerde birey kelimesini duymak beni çok şaşırttı. Herkes gibi ben de bunu önceden hiç farketmemiştim''
Twenge'nin bu eserinde benim dikkatimi çeken başlıklar ve içerikleri ağırlıklı olarak şu şekilde:

ONAYLANMA İHTİYACIMIZ YOK: TOPLUM KURALLARININ ÇÖKÜŞÜ
İstediğin her şey olabilirsin.. Hiçbir şey imkansız değil.. Düşlerini izle... Kendine inanarak herşeyi yapabilirsin.. Hayalinden asla vazgeçme... Bir çok tv programı, sinema filmlerinde ve pek çok çocuk kitaplarının ana fikirlerinde bunlara rastlamak mümkün..
Roper gençlik raporunu hazırlayan Joan Chloromonte, gençlerin elinde olan ile sahip olmayı istedikleri arasındaki uçurum hiç bu kadar derin olmamıştı diyor. Sıradan insanlar internette de bir nevi şöhret tadı yakalayabilir. Herkes bir web sayfası hazırlayabilir, gazete oluşturabilir, forumlara mesaj atabilir. Bir blog sayfası oluşturma düşüncesi, ''herkes sizin düşüncelerinizi duymak istiyor'' fikri üzerine inşa edildi. Ben nesli mensuplarının eşleriyle yaşadıkları kavgaların çoğu da ''biz özeliz'' temel düşüncesine dayanıyor.

TEK KİŞİLİK ORDU: BEN
Hayattan hep en iyisini istemeye şartlandırılıyorsunuz: En iyi kıyafetler, en iyi ev, en iyi araba... Özelsiniz ve özel şeyleri hak ediyorsunuz.
Daha çoğunu hak ediyoruz, neden etmeyelim? Barınma gibi yaşamsal gerekliliklerin bu kadar pahalı olduğu bir dünyada, Ben nesline nasıl mesajlar verildi. Paranı biriktir mi? Bahçeli olmasa da bir evin olduğu için şükret mi? Elbette değil. Bireyciliğin ve tüketiciliğin bu kadar arttığı bir dünyada, bize daha fazlasını beklememiz öğretildi. Büyük evlerde yaşayıp, son model arabalar kullanmak istiyoruz. Yazar Cathy Hanauer, bu gerçeği şöyle özetliyor:
''Her şey bizim olmalı, hepsini biz yapmalıyız, her şeyi biz olmalıyız ve mutlu olmalıyız fikir ve inançları, modern kültürün bir sonucu.''
Çok az insan mükemmel hayat amacına ulaşabiliyor. Martin Seligman:
''Sanki bir salak çıkmış da normal insan olmanın çıtasını yükseltmiş gibi'' diye yazıyor. Bireysel arzularımıza fazlasıyla odaklanıyor fakat içimizde büyük bir boşluk hissediyoruz. Bireysellik başka birçok şeyle beraber tüketim seçeneklerini de artırdı. Kıyafetlerden, araba ve mücevherlere birçok ürün eşsiz bireyin isteklerini sergilemek için tasarlanıyor. David Brooks:
''Diğer her şey gibi alışveriş yapmak da kişisel keşfin ve ifadenin bir yolu haline geldi'' diye yazıyor.

EVET,DOĞRU: DENEMENİN FAYDASI YOK İNANCI
''İstediğini yap'', modern anne babaların en önemli söylemi. 1924'te bir grup sosyolog, Middletown'da vatandaşlar arasında kapsamlı bir araştırma yapmıştı. Annelere, ''Çocuğunuzun hangi özellikleri taşımasını istersiniz?'' diye sorulmuştu. Anneler itaatkar, kiliseye bağlı ve iyi huylu çocuklar istediklerini belirttiler. 1988'de ise aynı kasabada sadece çok az sayıda anne, çocuklarında bu özellikleri istediğini söyledi. Onun yerine, bağımsızlık ve hoşgörü dile getirildi.
Çocuklar popüler kültürün etkisi altında saygısız ve kendi kendine zarar veren bir hale gelmeye özendiriliyor. Bir lise öğretmeni, öğrencilerinin ''pek edepli'' olmadığını söylüyor. Öğrenciler küfretmeden konuşmakta zorlanıyormuş. Yaşlılar ve yetkililerle, arkadaşlarıyla konuştukları gibi konuşuyorlarmış. Saygı ve vefakarlıktaki bu kırılma, zirveye ulaşmış bir durumda. Worldcom ve Enron şirketlerindeki olaylar gibi iş dünyasında yaşanan skandallar, birçok kişinin biraz daha fazla para kazanmak uğruna kuralları yıktığını ve yalan söylediğini gösteriyor.
                                                    Keyifli ve Bilinçli Okumalar..
                                                                                                          ..Kevser APARI..
                                                                 

YAŞAYAN ESER


Eyvallah müzik ruhun gıdasıdır fakat TÜRK SANAT MÜZİĞİ bu işin babası mı desem başı mı desem hangi kelimeyi kullansam da cuk diye otursa bilemedim.. Türk Sanat Müziğini yazan, söyleyen bir başka duyulur; bir başka dinlenir.. Acaba Türk Sanat Müziğine olan ilgi sürekli geçmişi hoş bir şekilde dillendirdiği için mi bu kadar güzel gelir bize.. Bence hayat nasıl acısıyla, tatlısıyla güzelse bu müziği de dinlemek öyle güzel işte.. Hele ki dinlemeye yaşayan üstat Müzeyyen SENAR dan başlıyorsanız. Bir başka ahenk var sesinde, bir başka aşk, bir başka duygu, bambaşka bir tat. Geçmişinize ve geleceğinize katacak olan o huzurun sesine şu şarkıyla eşlik etmenizi tavsiye ederim.


http://www.youtube.com/watch?v=Y45hlGJK7qk
                                                                                                                           Elif DURUK

OBLOGI


Sosyal Medya da gün geçtikçe yeni işlere imza atan ''1 Sosyal Medya Ajansı'' grubu Blog Dizini, Blogger Magazini olan Bloflifetr Dergisinden sonra şimdi de OBLOGI'nin tanıtımını yaptılar. Bu ekibin peşini bırakmayan ben tabii ki onları takibe aldım; kimdir, nedirler, ne yaparlar, nasıl yaparlar diye araştırmaya başladım.

Hemen şu soruma cevap bularak ilerlemeye başladım. Peki bu OBLOGİ nedir ? Türkiye'den çıkacak ilk global sosyal ağ. Yani sosyal paylaşım sitelerine güçlü bir rakip geliyor hem de bir Türk tarafından. Açıkçası bu beni çok etkiledi ve araştırmama devam ettim. Yanlış bilgi aktarımı olmasın diye de kendi sitelerinden soruma en iyi cevabı buldum. Hep merak etmişimdir acaba şu siteye ilk kim üye olmuştur diyerekten hemen OBLOGI de ön kaydımı gerçekleştirdim. 


Ön kayıt için: http://www.oblogi.com/

Benim tavsiyem bu fırsatı kaçırmayın derim çok şey kazanacaksınız çok :) 

                                                                                                          Elif DURUK

KURUÇEŞME KAHVESİ




 İstanbul ve Boğaz’ın büyülü güzelliğine sahip olan Kuruçeşme ve semtin ismini almış Kuruçeşme Kahvesi, sıcak atmosferi ve modern mimarisiyle ziyaretçilerinin fazlasıyla beğenisini kazanmakta..

                                                             


Kuruçeşme Kahvesi, her ağız tadına hitap eden  Dünya mutfaklarından oluşan zengin menüsü ile özel tatlarını sunarken, birbirinden lezzetli içecekleri ve yeni oyun platformu Game Zone ile Boğaz’ın buluşma noktası olmuş diyebiliriz.





 Ayrıca da dostlarınızla keyifli vakit geçirip, hem de muhteşem boğaz manzaralı terasının  mutfağında lezzetli yemekler tadabilirsiniz.Ve satranç, tavla, okey, bilardo, konsol oyunları ve daha bir çok eğlenceli etkinliğin keyfini çıkarabilirsiniz.

Unutmadan, herkesin diline dolanan Nargilesini bende tatmadan geçmeyin diyenlerdenim = )


                                                                   Keyifli sohbetler..
                                
                                                                                                     ..Kevser APARI..