3 Ocak 2013 Perşembe

EDİTÖR'S


Bazen insanlar yeni başlangıçlar için yeni yılı beklerler oysaki sadece bu bir umuttur. Ve bu umudu bence yılda 1 kere ile sınırlandırmamak gerekir diye düşünüyorum. Umut etmek için illa o bir güne ihtiyacınız yok; mesela en sevdiğiniz gün en sevdiğiniz saat en sevdiğiniz sayıda da başlangıçlar yapabilirsiniz. Olmadı mı bir daha, olmadı mı bir daha.. Belki de başlangıç yapmamanız gerekiyordur ama bu umutsuzluk değildir. Aksine rastgele gelecek olan akışın umududur ve her umut mutluluktan ibaret değildir. En güzel başlangıçların sizinle olmasını dileyerek ve sizi 2013'ün ilk sayısıyla baş başa bırakıyorum.
               
                                                                                       Keyifli Okumalar.
                                                                                                       
                                                                                                                     Elif Duruk

ŞİZOFRENİ BÖLÜM III


Hastalık En Çok Hangi Yaşlarda Başlar?
Şizofreni genellikle genç yaşta, sıklıkla 18-25 yaş döneminde başlar. Bu aralığı 15-45 yaş olarak genişletmek de mümkündür. Ancak hastalığın erken belirtileri aylar hatta yıllar önce ortaya çıkar.


Hastalığın İlk Belirtileri Nelerdir?
Şizofrenin erken belirtileri ilk hastaneye başvurudan 2 yıl kadar önce başlar. Genellikle hastanın arkadaşlarıyla, ailesiyle ilişkilerin bozulması veya içe kapanma dikkat çekebilir.
Öğrenciyse, ders başarısındaki gerileme özellikle hastanın öğretmenlerince fark edilebilir. Okuldan kaçma, kavgacılık gibi davranış değişiklikleri de hastalığın habercisi olabilir. Her zaman bu tarz tutum sergileyen öğrencilerin de şizofren olduğu söylenemez. Tam teşhis konmadan böyle bir isim koymak mümkün değildir. Durgunluk, zihnini toparlayamama ve kendine bakmakta isteksizlik de şizofreninin erken belirtilerindendir. Erken belirtiler, depresyon belirtileriyle benzerlik gösterir.

Kimler Şizofreniye Yakalanma Bakımından Riskli Gruptadır?
Yukarıda söz edilen erken belirtiler ortaokul lise dönemindeki pek çok gençte, genç kızlığa ya da delikanlılığa geçiş döneminin karmaşası içinde de ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu belirtileri gösteren herkeste şizofreni gelişeceğini düşünmek yanlıştır. Ancak yakın akrabaları arasında şizofreni dâhil olmak üzere ciddi psikiyatrik hastalık bulunan bir kişide erken belirtiler gözlendiğinde dikkatli olmak gerekir. Çevresiyle ilişkileri eskiden beri zayıf, içe dönük diyebileceğimiz kişilerde de erken belirtiler özellikle dikkate alınmalıdır.

Şizofreni Yaygın Bir Hastalık mıdır?
Şizofreni nadir görülen bir hastalık değildir. Tüm dünyada, her 100 kişiden birinin yaşamının bir döneminde şizofreniye yakalanma riski vardır. İstanbul’da 50-60 bin civarında, Türkiye’de ise; 300-350.000 kadar şizofreni hastası olduğu söylenebilir.


Kaynak: JANSSEN-CILAG a division of johnson & johnson



                                                                                                                Psk. Feza OKTAY

DİL GELİŞİMİ


Dil, insanı diğer varlıklardan ayıran bir iletişim ürünüdür. Dil gelişimi ise bir bireyin hayatında çok büyük rol oynamaktadır. Piaget'e göre dil, Dünyayı temsil eden semboller sistemidir. Dilin gelişim aşamaları; doğum öncesindeki gelişim, doğum sonrasındaki gelişim, bebeklik dönemindeki gelişim ve ilk çocukluktaki gelişim şeklinde başlar ve devam eder.

Çocukların dile karşı olan yakınlıkları oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Tüm kültürlerdeki çocukların hemen hemen hepsi ilk sözcüklerini 12-18 ay arasında söylemektedirler. Dört yaşına geldiklerinde ise çoğu cümle kurmaya başlarlar.

Dil gelişimi aşamasında öncelikle birinci aylarda iki veya üç heceli sesleri birbirinden ayırt ederler ve dile getirirler. Aynı zamanda bu dönemde diğer sesler ilgilerini çekebilir; duydukları sesin arayışına girebilirler. İkinci aylarında ise; bebeklerin ağlama sesleri farklılık göstermeye başlar. Hemen bunun akabinde ilerleyen aylara doğru Cıvıldama (Cooing), Heceleme (Babbling), Konuşmaya hazır olma ve ilk sözcükler eklenir.

Dil gelişimi her çocuk için çok önemlidir; bu aşamanın özellikle dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum ve dil gelişimi hakkında genel bir bilgi paylaşımı yaptıktan sonra asıl değinmek istediğim konulardan birisi de 2.dil öğrenme durumudur. Bir çok ailenin çocuğu için bu girişimde bulunduğuna kanaat getirdikten sonra şunlara değinmek istedim.


Öncellikle çocukların dil gelişimi özellikle 6-7 yaşa kadar çok hızlı geliştiği için en verimli zaman dilimi bu yaş aralığındadır. Bu yaş aralıklarında bazı uzmanlar 2-3 dil öğrenebileceklerini vurgulamışlardır ve bu yaşlar içerisinde gerek ana okullarından gerekse evde ki özel eğitimden aldığı bakıma çok özen göstermemiz gerekir. İyi bir bakıcı, iyi bir eğitmen ve güvenilir bir anaokulunda bunlar sağlanabilir. Bunlara önem verdiğimiz kadar bir o kadar da önem vermemiz gereken başka bir konu daha var. Çocuğun bu duruma hazır olması lazım çünkü aksi bir durumda çocuğun normal bir şekilde işleyen zihin ve dil gelişimi geri tepebilir ve elindeki en etkili olan iletişim aracı beyin ve dil fonksiyonlarına zarar verebilirsiniz.

İşte tam bu sırada iş ailelere düşüyor. Bebeklerimizin ve çocuklarımızın gelişim süreçlerindeki tüm bakım ihtiyaçlarını karşılamalıyız ki ileride başka bir sorunla karşılaşmayalım. Onlar için en doğru zaman için uzmanlardan yardım almalıyız. Uzmanlara da başvurmadan önce o kişiyi çok iyi şekilde araştırmanızı tavsiye ediyorum. Yanlış insanlarla yanlış hatalar yapmamak için lütfen dikkatli olalım. Bir çocuğun geleceği söz konusu ise biraz daha fazla hassasiyetten kimseye zarar gelmez diye düşünüyorum.


Ayrıca 2.dil için çocuğun en verimli zamanlarını da boşa harcamamanızı rica ediyorum. Birden fazla etkili öğrenme yöntemi bulunmaktadır; bunlardan birini bularak, uygulayarak veya teşvik ederek çocuğunuzun zamanının verimli geçmesini sağlayabilirsiniz. Hem bir çocuğun erken yaşta dil eğitimine başlaması sosyal yaşamanı olumlu etkilemesiyle eşdeğerdir.

Çocuğunuzun her zaman sağlıklı, bilinçli bir birey olmasını istiyorsanız; zamana, çevresine uyum sağlamasından yana iseniz veya hayata 1-0 önde başlamasını istiyorsanız.

Lütfen! Çocuğunuzun dil gelişimini önemseyiniz.

                                                                                              Elif DURUK & Tuba KARADUMAN

KAN GRUPLARINA GÖRE BESLENME --A RH(+)--

A GRUBU KAN

Faydalı olan yiyecekler: 

  • Balık
  • Zeytinyağı
  • Yer fıstığı, ceviz, kabak çekirdeği, badem, hardal (sirkesiz), kedi otu, ginseng, kuşburnu, papatya, kahve, yeşil çay, keten tohumu, kimyon, kekik, biberiye,
  • Börülce fasulye, her türlü mercimek, soya ve ürünleri (doğal, genetiği değiştirilmemiş), çavdar ürünleri ve ekmeği, yulaf ürünleri ve ekmeği, karabuğday ürünleri ve ekmeği, eski tip buğday ürünleri ve ekmeği (amarant veya eski turk buğday)
  • Enginar, karalâhana, marul, havuç, kabak, pırasa, ıspanak, pazı, beyaz lahana, brokoli, yer elması, sarımsak, soğan, kereviz, maydanoz ve bütün yeşil yapraklı sebzeler
  • Kayısı, dut, incir, üzüm, kiraz, vişne, erik, greyfurt, limon, mürdüm eriği, zencefil, pekmez, aloe vera,
  • Magnezyum sülfat (İngiliz tuzu).
Zararlı olan yiyecekler:

  • Her et (tavuk ve hindi hariç); karışık et (salam, sucuk, sosis gibi); deniz hayvanları (kerevit, kalamar v. b. ) ve havyar
  • Süt, dondurma, tereyağı; herhangi sıvı veya katı yağ (balık yağı, inek iç yağı, zeytinyağı ve keten yağı hariç), piyasa (boyanmış ve beyaz sirke veya limon asidi ile karıştırılmış) zeytinler
  • Kavrulmuş ve bekletilmiş kuru yemiş, buğday tip 405–550
  • Patates, biberler, pul biber, domates salçası
  • Portakal ve suyu
  • Soda, gazoz, şarap sirkesi, früktoz, glikoz, tatlandırıcı, sakız, jelâtin, bayat yiyecekler, hazır yiyecek ve içecekler, mide ve bağırsaklarda gaz oluşturan her yiyecek.
Yenebilenler:

  • Tavuk ve hindi eti, taze yumurta
  • Yoğurt, kefir, koyun keçi peyniri ve sütü, beyaz peynir, salamura peynir, eski kaşar, tulum peyniri, mozarella
  • Kestane, badem, susam ve ürünleri, pirinç ve ürünleri, mısır ve çeşitleri, arpa çeşitleri, barbunya, nohut
  • Turp, kırmızı pancar ve "Zararlılara girmeyen meyve, sebze ve yiyecekler.
Dikkat!
Kırmızı et, süt, soda, gazoz ve tüm karbondioksit içeren içecekler;
transgenik tatlandırıcı, aroma, boya, nişasta, glikoz, früktoz; süt tozu,
Yumurta tozu, yağlı ve koruyucu kimyasallar içeren hazır içecek ve yiyecekler
Hazım yetersizliğine veya tam hazımsızlığa neden olabilirler. Bunlardan uzak durun!
Kabız olmamaya dikkat edin! Sıhhatli olmak isteyen büyük abdesti gelmeden yemek yemeye oturmamalıdır. (karpuz, incir, greyfurt, üzüm gibi bağırsakları rahatlatıcı meyveler ve yeşil yapraklı sebze hariç) Bu kaideye ömür boyu riayet edilmelidir. Kabızlık varsa: Aynı miktarda sinameki ve pelin otu öğütülüp 1/4 veya 1/2 çay kaşığı her yemekten sonra su ile veya 1 çorba kaşığı öğütülmüş civanperçemi ve 1 tatlı kaşığı öğütülmüş sinameki karıştırılıp her sabah 1 tatlı kaşığı su veya bal şurubu ile içilirse bu iyi gelir.
Zencefil, kekik, mercanköşk, hardal, körri, çemen ve biberiyeyi sırayla devamlı kullanmak lazım. Onlar mide ve bağırsakları kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, iltihaplanma surecini durdurur, gastrit hatta H. Pylori enfeksiyonuna son verir
Karabiber, fülfül, pul biber ve sirkeyi ilaç olarak kullanabilirsiniz. Eti azaltın! Proteinlerden haftada: 1-2 defa hindi veya tavuk eti, 1-2-3 defa balık, 1-2 defa taze yumurta, 1-2 defa peynir, hemen hemen her gün kefir ve yoğurt (ev yoğurdu!), 2- 3 defa (her gün de olabilir) yeşil veya kırmızı mercimek olsun. Yumurtayı sadece taze olarak 1-3 günlük (en fazla 7- 9 günlük) yiyebilirsiniz. 10 günlük ve daha eski yumurta veya 5 dakikadan fazla kaynatılmış yumurta zehirlidir, alerjendir. Yumurta tozu ve süt tozu da sizin için alerjendir. Bu ikisini içeren ürünleri ağzınıza bile almayın! Süt ürünlerini balık ile ve et ile birlikte yemeyin; karışık et (sosis, sucuk, salam gibi); nohut, mercimek, fasulyeyi yoğurt ile yemeyiniz! Hazım bozulmasına, vücutta zehirli kalıntılar oluşmasına, alerji ve karaciğer hastalıklarına yol açar! Sarımsak yutmaya kendinizi alıştırın! İlk önce 3 diş, sonra 21 dişe kadar çoğaltın. Böylece yılda 1 defa 21 günlükten sarımsak kürleri yapın! İmkân var ise, bu 21 günlük kürlerde 10 gün her akşam bir baş sarımsak dövülür, 1 tatlı kaşık öğütülmüş çörekotu, 1 çay kaşık ısırgan otu tohumu ve 1/4 çay kaşığı hardal bal ile karıştırılır ve yenir (aç karnına). Ama 1- 3 diş her akşam yutmaya hiç bırakmadan devam edin. Sarımsak (ve karışımı) kansere, alerjiye, ağır enfeksiyonlara ve genetik mutasyonlara karşı vücudun direncini artırır. Yeşil sebzeyi çoğaltınız! Sizin durumunuzda havuç, çiğ ıspanak, hindiba, kereviz, maydanoz, semizotu, soğan, yeşillik, brokoli, kısaca "Faydalı olan" herhangi istediğiniz sebze - limon suyu ve zeytinyağı eklenerek -salata şeklinde her gün yemek lazım. Havuç ve havuç suyunu, zencefil ve zencefil suyunu, hindiba ve suyunu, ısırgan ve suyunu, kereviz ve suyunu tüm hastalıklara karşı ilaç alarak kullanın! Bunlar mide, bağırsak ve karaciğer enzimlerini çoğaltıcı ve hazmı düzelticidir. Karpuz mevsiminde - karpuzu, enginar mevsiminde - enginarı, tüm hastalıklara karşı büyük nimet olarak görün! Enginarı kabukla pişirin, suyunu için ve içini yiyin. Karpuzu çekirdekleri ile yiyin ve 1- 2 çay bardak sıkılmış kabuğun suyunu için. Onlar karaciğer ve böbreklerinizi temizler, kuvvetlendirir ve temiz tutar; böbreklerin taşlarını eritir ve düşürür, B1, pantetin, B6, B12 vitaminlerinin kaynağı çimlenmiş buğday veya arpa veya yulaf veya çavdar yılda bir defa 30 – 40 günlük kür olarak kullanın. Sizin için zararlı olan siyah çay yerine, faydalı olan yeşil çayı veya bitkisel çayları içiniz!
                                                                                ..Kevser APARI..

SİNETERAPİ



DECK the HALLS  (YENİ YIL IŞIKLARI):

Bazen yaşadığımız o düzene öylesine alışırız ki değiştirmek istesek bile korkularımız, endişelerimiz buna izin vermez. Bu filmde ise alışkanlıklarımızın ufak dahi olsa değişikliklere uğradığında hem kendimize hem de çevremize nasıl iyi geldiğinden bahsetmektedir.
Tamda yeni yıla girmişken konuya uygun bir film. 2006 ABD yapımı komedi, aile filmi olan Deck the Halls 93 dakikalık eğlenceli bir film. Yönetmenliğini John P. Whitesell’in üstlendiği filmin başrol oyuncuları da oldukça tanıdık yüzler. It's Always Sunny in Philadelphia dizisinden aşina olduğumuz yüz Danny DeVito (Buddy) ve Müfettiş Gadget rolünde izlediğimiz Matthew Broderick (Steve).
Steve düzenli ve planlı bir adamdır. Yeni taşınan komşusu Buddy ise tam aksine dağınık ve çılgın bir adamdır. Buddy’nin tek isteği evinin uzaydan görünebilmesidir. Bunun için elinden geleni yapmaya kararlı olan Buddy evini ışıklandırmaya karar verir. İşte bu an itibariyle Steve’in hayatı bir kaosa dönüşür.

Biz izlemekten çok keyif aldık umarız sizde beğenirsiniz. İyi Seyirler. 
Fragman için: http://www.youtube.com/watch?v=3EmhpFFGrxk
                                                                             Psk.Elif DURUK ve Psk.Feza OKTAY

AKIL OYUNLARI

 

  Bazıları akıl oyunlarının acıyı kontrol edebildiğini, kanseri iyileştirebildiğini ve sağlığı düzeltebildiğini söylüyor. Bazıları da fark edilemeyecek şeyleri anlamayı, imkânsızlıkları ortadan kaldırmayı ve her şekil ve boyutta zorluğun üstesinden gelmeyi sağladığına inanıyorlar…


    İnsan beyni inanılmaz derecede güçlü bir organdır. Marifetleri hâlâ çok az anlaşılmaktadır ve     beyninin tam   kapasitesinin en küçük bölümünü bile çok az insan kullanabilmektedir. Yine de bu insanlar bu küçük bölümü kullanarak olağanüstü işler başarmışlardır.


    Aslında bu  kitap akıl ustalarının sırlarını açıklamaktadır. Sadece etkileyici olanlardan (yalan makinesini kandırmak, vücut dilini anlamak, satrançta kazanmak) şaşırtıcı olanlara (acıya hükmetmek, bir dahi gibi düşünmek, kendinizi ve başkalarını hipnotize etmek), mucizevi olanlardan (kaşıkları bükmek, zihin okumak, hastalıkları iyileştirmek) inanılması çok güç olanlara (vücudunuzdan dışarı yolculuk yapmak, geleceği önceden haber vermek, ateş üzerinde yürümek) kadar 50 adet zihinsel marifeti gerçekleştirmek için gerekli adım adım talimatlarla Akıl Oyunları kendi zihinsel güçlerinizi keşfetmek ve hatta inşa etmek için tamamen uygulanabilir bir kılavuzdur.

 
   Bu kitaptaki sayfalarda yer alan bazı aktivitelerin sağlam bilimsel temelleri varken bunları başardığını iddia edenlerin anlattıklarına dayanan diğerleri de koşulsuz inanç gerektirir. Beyninizi çalıştırıp onun o müthiş gücünü kamçılayıp onu gerçekten inanılmaz işler yapması için eğittiğinizde neyin gerçekten mümkün olduğuna sadece siz karar verebilirsiniz.

                                                                                       
                                                                                        Keyifli okumalar..
                                                                                                               
                                                                                                               ..Kevser APARI..