Ergenlerin
temel uğraşı özerk olduğunu hissedip ayrı kimlik-kişilikte olduğunu kendisine
ve etrafındakilere onaylatmaya ihtiyacıdır. Genellikle ilk özerklik
dönemlerinde anne-babanın kendi aralarında ki ve başkalarıyla olan
iletişimlerini taklit edip kendi bireysel özerkliği- rengini vermeye çalışır.
Ergenliğe giren gencin ilk tepkisi isyan etmektir ve isyanın içeriği hiç önemli
değildir. Özerk bir birey olmanın tek yolu egemenliği altında olduğuna inandığı
güç ve iktidara direnip muhalefet olmak ergenler için ilk kuraldır diyebiliriz.
Yani ergenin psiko-toplumsal açıdan birinci gelen problemi evde ebeveynine
okulda ise öğretmenlerine başkaldırmaktır. Ergenlere göre otoritenin kendisinden
talep ettiği şeyin tersini yaparak özerklik temin etmiş olacaklardır.
Bu dönemde
güç ve otorite sahibi kişiler ergenin özerklik çabası adı altında sürdürdükleri
çatışmaları anlayışla karşılar; onun özerkliğini kabul eder ve ciddiye
alırlarsa bu süreç çok daha kolay atlatılır ve daha sonraki yaşamında sağlıklı
gelişimin belirtilerini sürer. Diğer bir yandan düşünce ve davranışlarıyla alay
edilen, dinlenmeyen, çocuk olarak dahi adam yerine konulmayan bir aile
ortamında yetişen ergenlerin böyle bir beklenti bir yana başkaldırma gibi bir
lüksleri dahi yoktur. Bu durumda son şansını kaybeden ergenler ileriki
yaşamlarında; büyük bir kimlik krizi ve bocalamasına girip başkalarının
peşlerinde dolaşan kendine ait fikirleri ve görüşleri olmayan bireyler olmaları
maalesef ki pek kaçınılmaz son olabilir.
Aynı
zamanda amaç edinebilme, yönelebilme ve uygulayabilme yeteneği aramaya
çalışacaklardır. Burada da içerik önemli değildir. Otorite olarak görülen
kişiler bu uğraşı onaylamadıkları için olayın özüne değil içeriğine
takılmaktadır. Buda ciddi sorunlara yol açmaktadır. Hem başkaldırı hem uğraş isteyen
ergen aile tutumları dışında rol denemeleri yaparlar ve genellikle başarılı olunan
roller kalıcı olabilir. Aileler bu durumlar karşısında panikler ve ciddi
önlemler almaya başlarlar.
Ergenlerin
arkadaşları çoktur ancak dostluklara ihtiyaç duyar ve aramaya başlarlar. Öyle bir
dost ararlar ki; hem başkaldırabilsin hem amaçları olsun, hem de sırlarını
paylaşabilsinler. Böylelikle suni sırlar oluştururlar ve bu sırlar onlar için
hayati önem taşır. Dostlarıyla gizlice buluştukları mekanları vardır, orada
buluşup sırlarını paylaşırlar. Bu durumda aile yine panikler ve “ Biz dostuz.
Sırlarını bizimle de paylaşabilirsin.” Diyerek çocuklarını aldatıp dostlarını
satmalarını ve ispiyonlamalarını ister hatta zorlarlar.
Eğer olurda dostlarını
satarlarsa daha sonra kendilerini kaypak güvenilmez ve asla kimseye güvenmeyen
bireyler olduklarına inanırlar. Hele ki bu durum ortaya çıkarsa tüm sosyal
çevrelerinden dışlanırlar. Bu dönemdeki sırdaşlığı otorite gördüğü kişilerce anlayışça
karşılanır hatta desteklenir ve saygı duyulursa ergende sırdaşlık, güvenilirlik
ve sır saklama yetisi gelişir. Hem kendisi başkalarına güvenebilecek hem de
kendisine güven duyulduğundan emin olma formatını geliştirebilir. Hayata gerçek
manada başarılı olan bireyler ergenlik döneminde sırdaşlıkları öğrenmiş bu
sınavları başarı ile vermiş ve güvenilirliklerini kanıtlamış insanlardan
oluşur. Bu tip bireyler toplum tarafından saygı ile anılan, güvenilirlikleri
çok yüksek kişiler olabilirler.
Kimlik ve birçok rol
denemeleri ile beraber tüm dünyayı yorumlaya bilmekte isteyebilirler. Dünyayı anlamlandırmak
için ideolojik bir bakış tarzı geliştirmek ister ve çabalarlar. Yine içerik
önemli değildir. Burada boşluktan kurtulmak isteyerek var olma çabası
gözlemlenebilir. Aksi takdirde boş dayanıksız gibi hissedebilirler.
Ergenleri bu dönemde
rahatsız etmeden denetleyip saygı duyarsak ve öyle kabul ettiğimizi
hissettir-gösterirsek daha ılımlı yaklaşır ve önleri açarız. Bu yetileri
destekler ve kimlik oluşturma konusunda cesaretlendirirsek, geliştireceği
kimlik bu sefer gerçekten kendine özgü olur. Ruhsal açıdan sağlıklı ilerlediği
kimliğini zamanla doldurup güçlendirerek hayatın içinde en iyi şekilde var
olabilir. Geleceği ise bu fırsatları yakalayamayanlardan daha da iyi olması
muhtemeldir.
Kaynak:
Tahir ÖZAKKAŞ – Bütüncül Psikoterapi
TUBA KARADUMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder