''Mutsuz
olmayı, şuna buna söylenmeyi, karamsarlığı öylesine derinden öğrenmişiz
ki, “Bu ülkede yaşanmaz” ve nihayet “Batsın bu dünya” demeye hakkımız
olduğunu düşünüyoruz sonuçta. Ve daha da kötüsü, iyimser birini
gördüklerinde canları sıkılıyor kötümserlerin, adeta “Şuna bir şey
söyleyeyim de keyfi kaçsın” diyorlar içlerinden. Yıllardır
seminerlerimde iyimser olmanın öneminden söz ettiğimde en az bir kişi
çıkıp “Hoca iyi de o zaman bu polyannacılık olmaz mı?” der. Bu
karamsarlığa prim veren bakış tarzı beni üzüyor. Şimdi söz konusu
cümleye tekrar bakalım:
“İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı?”
Bu
görüşte, sanırım iki hata var. Birincisi “iyimserlik eşittir
polyannacılık” iddiasıdır ki bu doğru değildir. İkincisi böyle
söylendiğinde polyannacılığın kötü bir şey olduğu varsayılmaktadır.
Polyannacılığın kötü olduğunu kim söyledi?
Polyannacılık,
kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme
becerisidir. Polyannacılık bir psikolojik savunma mekanızmasıdır, aşırı
olmadan yerinde kullanıldığı sürece, kişiyi kaygıdan, sıkıntıdan korur,
kişinin yarına kalma ihtimalini arttırır. Polyannacılık, kendini avutmak
değil, bardağın dolu yanını fark etmektir.'' demiş Üstün DÖKMEN.
Çokta güzel yanaşmış iyimserliğe bir çoğu seminerine severek gittiğim,dinlerken hiç sıkılmadığım sayın DÖKMEN,anladığım kadarıyla daha yıllarcada gençlerin zihninde anlamlı kısa hikayeleriyle yer tutucak!
Küçük Şeyler de onunla tanışmanız için en güzel adım..
Keyifli okumalar..
..Kevser APARI..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder