1 Ağustos 2012 Çarşamba

İŞİTME ENGELLİLER



Her şey staj yaptığım klinikte 12 yaşındaki bir kızın büyüyünce ne olacaksın sorusuna Kulak Doktoru olacağım diye cevap vermesiyle başladı. Neden diye sorduğumda aldığım cevap 5 yaşındaki erkek kardeşinin duymasını istediği için istiyormuş. Bunun için doktor olmak istiyordu. Gerçekten o an düşündüm o kızı düşündüm, kardeşini düşündüm, ailesini düşündüm; neler hissettiklerini, hangi sorumlulukları üstelendiğini anlamaya çalıştım ama ne düşündüklerim ne de anlamaya çalıştıklarım bu durumu düzeltmeye yetmedi. Kimseyi değil kendimi sorguladım; onlar için neler yapılmalıydı. Sadece o çocuğun duyması için değil. 12 yaşındaki kız neden bu yükün altına girdi. Neden kendini bu kadar sorumlu hissediyor. Aslında ben bunu kaldıramadım. Hem çözüm arayarak hem de kabullenerek yaşamak bu yükü azaltırmıydı ki.. Sanırım cevabı evet idi. Desteklenmesi gereken bir abla bir aile ve bunu çözmesi gereken bizler vardı. Onlara başka insan olarak bakmaktan kendimizi alarak belki de bu konuda büyük bir adım atabilirdik. Bu bakışlardan ne zaman vazgeçeceğiz. Sorsak insanlara bakmaya dayanamıyorlar içleri gidiyor. Gitmesin efendim gitmesin için, çözüm bulamadığında için gitsin. Hatta otur sen kendi haline üzül diyesim geliyor bazen.. Belki de sırf sizin içiniz gidiyor diye bugün o kız kendini bu kadar sorumlu hissediyor. Anne-baba için zaten söyleyecek sözüm yok kocaman yürekleriyle evlatlarını her haliyle kabul ediyorlar; etmeyenlere de sözüm yok zaten. Bu konuda bildiğim ve hatta söyleyebileceğim tek şey biraz daha mücadele etmeliyiz. 

Bu konuda bana göre en büyük desteği gösterenlerden biri de Okan BAYÜLGEN diye düşünüyorum. Haftanın 5 günü program yapmakla birlikte bir de birbirinden güzel iki bayan ablamızı ekranda gayette büyük bir boyutta ve önemde yer verip; tüm programı işitme problemi olanlar için çevirmelerini destekliyor. Hatta kapanış programında Şebnem Ferah konserini çevirdiklerinde gerçekten o iki bayan ablamıza hayran kaldım diyebilirim. Hatta onlar orada o kadar güzel ve anlaşılır şekilde çeviri yapıyorlar ki ben bile birazcık öğrendim desem sanırım yanlış bir şey söylemiş olmam. Bu durum beni çokta mutlu etti çünkü öğrendiklerimi kendi kendime yapmaya başlayınca bir garip oldum. Bu kadar uzak olmamız üzücü bir şeyken o sırada kendimi böyle bir şey yaparken bulmak çok hoş bir duyguydu. Onları anlamaya çalıştım biraz da kendimi sorumlu hissetmek istedim. Ve bana göre önemli olan doğru, yanlış, eksik, fazla olan değil; daha fazla bir şeyler yapmak için harekete geçmekti. 

Demek istediklerimi daha iyi anlatabilmek ve daha iyi hissedebilmemiz için sizinle bir video paylaşmak istiyorum. Milyonlarca kez bu videoyu dinleyip, izleyebilirim; umarım size de bir nebze olsun bana hissettirdiği duygulardan en az bir tanesini hissettirir. Keyifli dinlemeler http://www.youtube.com/watch?v=Uuxt5a7d_mA

                                                                                                           Elif Duruk'tan sevgilerle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder