1 Ağustos 2012 Çarşamba

MÜZİK PSİKOLOJİSİ


Müzik hepimiz için hayatimizin vazgeçilmezlerinden.. Yapılan çalışmalar müziğin ayni dil gibi tamamen insanlara özgü olduğunu gösteriyor. Bazı kuş çeşitleri, yunus ve balinalar ses dizelerini öğrenme ve taklit etme kapasitesine sahip olsa da müzik yapma kabiliyeti tamamen bizlere özgü gibi görünüyor. Araştırmalar beynimizde bir çok müzik merkezi olduğunu ve bu merkezlerin müziğe adeta bir orkestra gibi bir arada çalışarak tepki verdiklerini gösteriyor. Ayrıca müzik dinlediğimizde beynimizin yemek ve cinsellikle bağdaştırılan ödül merkezleri aktive oluyor. Yani müzik gerçekten içimizde. Peki neden?

Yaşamımızı sürdürme ve üreme açısından direk bir avantaj sağlamamasına rağmen fizyolojimize bu kadar derin işlenmiş olması müziği evrimsel psikolojinin ilgi odaklarından biri yapıyor.. Bazı görüşler müziğin ayni anda birçok kişiyi etkileyebildiği için hayatımızda bu denli büyük bir yer kazandığından bahsediyor. Müziğin -ordu bandosu mantığıyla- grupların avlanma ya da savaş sırasında ruh halini ve davranışlarını koordine edebildiği ve bu faydası sebebiyle varoldugu öne sürülüyor. Günümüzde ise müziğin bu sosyal yönü oldukça farklı bir hal almış durumda. Artik müziği çoğunlukla etrafımızdakilere bağlanmak için değil kulaklıklarımızı takip kendimizi soyutlamak için kullanıyoruz. Yine de ayni müzik türlerinden hoşlanan insanlar arasında anında oluşan yakinlik ve konser alanlarında paylaşılan ortak coşku müziğin sosyal gücünü destekliyor.
Müziğe dair ilginç olan bir noktaysa neredeyse tüm kültürlerde müzik sistemlerinin benzer özelliklere sahip olması. Nota sistemleri aslında tamamen matematik üzerine kurulu ve uzun bir sure boyunca Avrupa eğitim sisteminde müzik matematiğin bir alt dali olarak görülmekteydi. Müzik notalarının arasındaki oranlara bağlı olarak dünyanın neresinden olursa olsun insanlar hemen hemen ayni nota kombinasyonlarını hoş ya da rahatsız edici buluyorlar. Thomas Fritz ve ekibinin (2009) Kamerun’da bati müziğini daha önce hiç duymamış bir kabile üzerinde yaptığı testler, müziğin teknik özellikleri yani sıra duygusal içeriğinin de evrensel olduğunu gösterdi. Kabile üyeleri daha önce hiç duymadıkları bati müziğinde hangi şarkıların mutlu, üzgün yahut korku verici olduğunu başarıyla tespit edebildi.

Müziğin gelişim üzerindeki etkileri ise tam olarak anlaşılabilmiş değil. “Mozart etkisi” olarak bilinen hamilelik sırasında klasik müzik dinlemenin bebeğin zekâsını geliştirdiği iddiası bilimsel bir çalışmanın magazinde çarpıtılması sonucu ortaya çıkmış ve aslında doğru değil. Okul çağında çocuklara müzik dersi aldırmanın disiplin ve çalışma etiği açısından faydaları olsa da okul başarısına net bir olumlu etkisi olup olmadığı konusunda tartışmalar sürüyor.

Müzik terapisi ise başlı başına bir yazı konusu olup, kimi vakalarda konuşma terapisinden çok daha iyi sonuç verdiği gözlenmektedir.Faydası olsa da olmasa da müzik dinlemenin eşsiz bir keyif olduğu tartışılmaz. Bu yüzdendir ki müzik psikolojisi, psikolojinin hızla gelişmekte olan bir alanı haline geldi.  Müzik psikolojisi alanındaki anahtar sorular ve araştırmalar hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz “The Music Instinct” adli belgeseli izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.

Belgeselin resmi web sitesi: http://www.pbs.org/wnet/musicinstinct/

                                             İrem Nur Önay'dan sevgilerle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder