22 Haziran 2012 Cuma

SİNETERAPİ

Sineterapi konumuzda geçen ay Karl Menninger ve Gary Solomon'un araştırmalar sonucu elde ettiği bir filme ve bu filmin etkisine yer vermiştik. Bu ay bize göre çok önemli ve günümüzle de alakalı bir film araştırdık. Bu film herhangi bir araştırma içerisinde yer almamış fakat konu itibariyle günümüzde sıkça rastladığımız kadına şiddet konusunda bizi bilgilendiren, bilinçlendiren ve ilgilendiren bir içeriğe sahiptir. Sadece bir bayan olarak değil bir insan olarak bu konuda hassas olmamız gerektiğini lütfen unutmayalım diyerek 'Gözlerimi De Al' filmini sizler için araştırdık ve herkesin izlemesini tavsiye ederiz.



GÖZLERİMİ DE AL  (Te Doy Mis Ojos)

 2003 yılı İspanya yapımı bir filmdir. Yeni İspanyol sinemacılığının önde gelen yönetmenlerinden olan Iciar Bollain'in üçüncü uzun metrajlı filmi olan Gözlerimi de Al, bugüne kadar oynatıldığı 25'in üzerinde ülkede büyük ilgi görmüş, sadece İspanya'da iki milyona yakın izleyici çekmiştir. Katıldığı 22 festivalden 48 ödül kazanan film, aile içi şiddet konusunu gerçekçi ve oldukça duyarlı bir dille ele almaktadır. Film, Türkiye'de 2005 Haziran'ında gösterime girerek 24 hafta sinemalarda kalmıştır. Başroller Laia Marull (Pilar) ve Luis Tosar (Antonio) yer almaktadır.


Konusu ise; 'Gözlerimi de Al' filmi fiziksel ve psikolojik şiddeti açık ve anlaşılır bir dille ele almıştır. Pilar kocası Antonio tarafından fiziksel ve duygusal şiddete maruz bırakılmıştır. 'Gözlerimi de Al' filminin hikâyesinde Pilar hiçbirşeyin yolunda gitmediği bir evliliğin hikâyesini yeniden yazıyor. “Ev” dediği yer esasında bir “Cehennem”, “Aşk” ise “Acı”, seni “korumaya” yemin etmiş birinin adı “Terör”.




Kadına şiddetin bu derece çok olduğu bir ülkede yaşamak bana göre utanç verici. Erkeklerin güçsüz ve acınası olarak nitelendirdikleri kadınlar aslında dünya üzerinde büyük bir rol oynar. Her şeyden önemlisi kadınlar anne’dir. Doğurgan canlılardır ve her zaman kendilerinden önce ailelerini düşünürler. Kadınlar üzerine yazılmış yüzlerce deyim ve atasözü vardır. Kadınları bu kadar hafife almak bence acizlik göstergesidir. Kendi gücünün yetmediği, bütün sinirini çıkartabileceği bir araç olarak kadını gören erkekler, kendi söylemlerince taş fırın erkeği olduklarını sanırlar. Aslında sadece egolarını tatmin etmekten başka bir şey yapmamaktadırlar. Tarihte bile birçok örneği bulunan hükümdarların yanlarında her zaman eşleri (yani bir kadın) bulunmuştur. Her şeyi bir kenara bırakmak gerekirse hayat sandığımızdan daha kısa LÜTFEN yaşarken kıymet bilelim. Dünyadan göçüp gittiğimiz zaman iş işten çoktan geçmiş olur.’Keşke’ demeyeceğiniz bir hayat geçirmenizi dilerim.
  
                                                                                                                         
                                                                                                                 E'den ve F’den Sevgilerle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder